Yaşamları allak bullak oldu

Star Kıbrıs

Aldıkları villaya taşınmayı beklerken, bir başka İngiliz’e daha yüksek ücretle satılan evlerine giremeyen O’Dwyer ailesi, şimdi Surrey yakınlarındaki kiraladıkları evde yaşıyor. Anne Michaela 8 ve 13 yaşındaki iki kızının olaylardan çok etkilendiğini belirterek; “ailemizin tüm yaşantısı allak bullak oldu” dedi

Aldıkları villaya taşınmayı beklerken, bir başka İngiliz’e daha yüksek ücretle satılan evlerine giremeyen O’Dwyer ailesi, şimdi Surrey yakınlarındaki kiraladıkları evde yaşıyor. Anne Michaela 8 ve 13 yaşındaki iki kızının olaylardan çok etkilendiğini belirterek; “ailemizin tüm yaşantısı allak bullak oldu” dedi

O’Dwyer ailesi, Londra’ya 1,5 saat uzaklıkta yemyeşil Surrey bölgesinde yaşıyor. Daha önce de aynı bölgede 4 yatak odalı evleri varmış. Bu evi Kıbrıs’ın Güneyi’ne yerleşmek amacıyla satarak, parasını oraya yatırmışlar. Ancak istedikleri hiçbir şey planladıkları gibi gitmemiş. Conor ve eşi Michaela’nın biri 13, diğeri 8 yaşında Courtney ve Zoe adlı iki kızı var. 4 yıl önce çocuklarını Yunanca öğrensinler diye kursa yazdıran çift, şimdi o günleri anmak bile istemiyor.

YENİDEN BAŞLAMA MÜCADELESİ
Leatherhead yakınlarındaki evlerinde, bıraktıkları yerden hayata yeniden başlama mücadelesindeler. Baba Conor, 40 yaşında, ithalat yapan bir işadamı.. Güney Kıbrıs’ın AB’ye üye olması ve orasını askerlik günlerinden tanıması nedeniyle, Dikelia üssüne yakın bir yerde ev aradıklarını söylüyor. Adaya yaptıkları seyahatlerden birinde Paralimni yakınlarındaki yeni siteyi gezip, planlarını incelerler. Ve burasını beğenip, almaya karar verirler.

3 YILLIK HAKSIZLIK
Conor O’Dwyer, neredeyse son 3 yılını villasıyla ilgili uğradığı haksızlığa adamış durumda. İnternette açtığı web sayfasının bir hayli takipçisi var. www.shameoncyprus.com’a girerseniz bağlantılı linklerini, başından geçenleri, belgelerini orada okuyabilir, görebilirsiniz.
Eski asker, hem acı tecrübe yaşamanın ağırlığını taşıyor. Hem de bir yerde; “iyi ki gençmişiz. Biz her şeye yeniden başlayabiliriz. Ya bizim gibi aldatılan, dolandırılan yaşlılar ne yapsın” diyerek, bir parça teselli bulmaya çalışıyor.

İŞ KURACAKTI
Evinden ithalat yapan Conor O’Dwyer, aynı işini Kıbrıs’ta da devam ettirecek, internet üzerinden hediyelik eşya ve başka şeyler pazarlayacaktı. Ayrıca eşiyle Aya Napa yakınlarında bir de dondurma yeri açmak istiyorlardı. Ancak tüm hayalleri, villa skandalıyla son buldu.

“ ‘BAŞINI KOPARTALIM’ DİYE BAĞIRDILAR”

“Tanıştığımız Rum müteahhit Christophes Karayiannas ve oğlu Marios bize çok yakınlık gösterdiler. Hele baba Karayiannas, çocuklarımı dizlerinde zıplatıp, sitede çocuk parkı, yüzme havuzunu nereye yapacaklarını bize neşeyle anlatıyordu. Şimdi bunlar aklıma geldikçe çok sinirleniyorum. Bir aileyle böyle nasıl oynanır? Nasıl gözümüze baka baka yalan söylerler? İşin en acı yanı, Karayiannas, 1974’de Kuzey’den kaçtığını ve geride kalan köyünün adını bu siteye verdiğini söylemişti. Sitenin adı Ayios Sergios’du. Müteahhit bir yerde Türkleri suçlarken, köyünün adını verdiği sitede bize satıp, yarı parasını aldığı villamızı bir başkasına ikinci defa satmakta sakınca görmemişti. Paramız bankasında, baba-oğul bana iki kere saldırdılar. ‘Başını kopartalım, kolunu kıralım’ diye Rumca bağırdıkları videolar internette. Ve açtığım dava Baş Savcı tarafından ‘kriminal’ suç unsuru olmadığından ceza davası kabul edilmedi. Sivil mahkemeye gitmem söylendi. Bu nasıl bir standart? Son 4 yılda en az 20-25 kere adaya gittim. Saldırıya uğrayıp, hastanelik oldum. Ne sesimi duyan oldu, ne paramı geri alabildim. Zaten müteahhit bana ilk yazdığı mektupta paramın bir kuruşunu bile geri alamayacağımı yazmıştı”.

100 BİN STERLİN TAZMİNAT

COnor O’Dwyer, anlattıkça kızıyor, kızdıkça duygusallaşıyor. Eşi Michaela sık sık söze giriyor. Çocuklar okuldan gelmeden bu konuşmaları yapmamız gerekiyor. Onların daha fazla üzülmesini haklı olarak istemiyorlar. Aile bu işten baştan sona çok etkilenmiş durumda.
Baba O’Dwyer’ı en fazla kızdıran ise Baş Savcının kararı. 2006 ve 2008’de iki kere baba-oğlun saldırısına uğrayan, hastanelik olan eski asker, her saldırıyı videoya almış ve bunu sitesinde ve Youtube’ta gösteriyor. Zaten müteahhitleri en fazla kızdıran da bu davranışı. Onlar da villa için ödedikleri 100 bin sterlinin üzerine yatmışlar, tabiri yerindeyse.

‘HEM SAVCI, HEM YARGIÇ OLDULAR’
“Ödediğimiz tüm para 100 bin Sterlin. Bundan sonra zaten ödeme almadılar bizden. Çünkü bir başka İngiliz’e Michelle McDonald’a evi daha fazlasına satmış. Bizden aldığı parayı, internetteki yayınlardan dolayı kendilerine tazminat olarak değerlendirmiş ve vermemeye karar vermişler. Bana söyledikleri bu. Hem yargıç, hem savcılık yaptılar. Güney Kıbrıs’ta on binlerce İngiliz’in evi var. Benim gibi mağdur çok sayıda insan var. Ne yazık ki Rum makamları İngilizlere adil, eşit davranmıyor. Kendileri için yasaları kullanıyorlar, ancak yabancıları korumuyorlar. Şimdi de baba-oğlun sesini kaydettiğim, filmlerimi çektiğim için beni dava ettiler. İnsan haklarını çiğnediğim için. Benim insan haklarımı düşünen yok bu arada. Bu bana ve aileme en büyük hakarettir. Güneyde mal sahiplerini koruyan kanunlar var. Ancak bize uygulanmıyor”

“ORAMSLAR SALDIRIYA UĞRAMADI”

Orams davasını yakından izleyen Conor O’Dwyer, kendi davalarıyla onlarınkini karşılaştırıyor. “Onların evini en azından işgal eden biri olmadı. Orams çifti bizim gibi saldırıya uğramadı” diyor. Güney Kıbrıs’ta tüm emlak acentelerinin durumlarını bildiğini kaydeden eski asker, konuşmasını şöyle tamamlıyor;
“ İngiltere’deki bölge milletvekilim ve Avrupa Parlamentosu Milletvekilim davamızı baştan sonra biliyor ve durumu nefretle karşılıyorlar. Beni destekliyorlar. Durumdan İngiliz Dışişleri Bakanlığı da haberdar. Hakkımda 5 ayrı dava var. Ailemin maddi, manevi tüm yaşamı allak bullak oldu. Güneyden ev alacaklara tavsiyem bizim düştüğümüz duruma düşmemek için plandan ev alıp, paralarını kaptırmasınlar. İkinci defa satılan, bitmiş emlak alıp, tapusunu üzerlerine geçirsinler. İnternetten çok destek mesajı geliyor. Adalete inanıyoruz. Davamızı kazanacağımızı umuyoruz”

Mihrişah Safa